Uzman Klinik Psikolog Pedagog Gülten Demirdöven 0533 373 81 23 Cep Whatsapp
ekremculfa@hotmail.com
ÖDÜL VE CEZA AYRIMI
23/04/2012 ÖDÜL VE CEZA AYRIMI 17/04/2012 Farkında olmadan, çocuklarını istenmeyen davranışları için “ödüllendirilir mi? kucaklanıp, aferin denilir mi? Hayır! Zaten öyle davranması gerekiyordu diye düşünülür ve hiçbir şey söylenemez. Burada gözden kaçan; iyi davrandığında ödüllendirilmeyen çocuğun “Nasıl olsa aldırmıyor” diyerek bu davranışını tekrarlamamaya yönlendirildiğidir. Bir de bu durumun tersini düşünelim: çocuk iyi davranmak yerine, arkadaşına vuru, çorbayı isteyerek yere döker, kız kardeşine eziyet eder, annesinin çantasından para çalar, hiçbir şekilde itaat etmez. Özetle, yapılmaması gereken yüzlerce davranıştan birkaçını sergiler. Bunun sonucunda ne olur? olumlu davrandığında ona aldırmayan anne babası yapmaması gereken davranışlar sergilediğinde hemen bütün dikkatlerini çocuklarına verirler. Onu azarlar hatta tokatlarlar. Anne babaların bu davranışını ben “Erimiş Çikolata Kanununa” karşı gelmek diye adlandırıyorum. Eğer ikisi arasında seçme şansı verilirse, çocuk tabii ki erimemiş çikolatayı, erimiş çikolataya tercih edecektir. Ama erimemiş çikolata yoksa erimişine “hiç yoktan iyidir” diye razı olacaktır. Aynı şekilde anne babasından ilgi görmeyen çocuk, hiç yoktan iyidir anlayışıyla azar işitmeye razı olacaktır. Bir çocuk için ne şekilde olursa olsun ilgi görmek en önemli şeydir. Anne babanın kızgınlığı çocuğa ödül etkisi yapar. İstemeden de olsa çocuklarına, kardeşine eziyet etmeyi, arkadaşları ile kavga etmeyi, para çalmayı ve daha yapmaması gereken pek çok şeyi öğrenir. Sonuçta pek çok anne baba çocuklarına öğretmek istedikleri şeylerin tam zıddını öğretir. Ödüllendirmeyerek, çocuklarının iyi davranışlarını köstekler, cezalandırarak da (negatif ilgiyle) kötü hareketlerini bilmeden destekler. Başka anne babaların düştüğü hataya düşmemek için ne yapmalıyız? Emekleme döneminden başlayarak ergenlik çağına kadar uygulayacağınız bir ödüllendirme sistemi geliştirmeliyiz. Bazılarınız, “Ama benim çocuğum sekiz yaşına geldi bile, şimdi ne yapacağım” dediğini duyar gibiyim. Endişelenmeyin. Çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun, bu sistemi uygulayabilirsiniz. Ama ne kadar erken başlarsanız sizin için o kadar kolay olur. örneğin, delikanlılık çağına ulaşmış bir çocuk (ergenlik psikolojisinin doğal sonucu olarak) anne babasının her söylediğine karşı çıkacağı için işiniz çok zorlaşabilir. Bu bölümde, ödüllendirme sisteminizi nasıl kurabileceğinizin genel bir özeti, daha sonraki bölümlerde ise değişik yaşarla uygulanabilecek değişik bakış açıları yer alacak. Diyelim ki sekiz yaşında bir çocuğunuz var ve siz ödüllendirme sistemini ilk defa olarak denemek istiyorsunuz. Nereden başlamalısınız? İlk olarak, çocuğun davranış ve duygularını ayrı ayrı değerlendirmeye çalışmalısınız. Bir çocuğun duyguları derken; sevgi, sevinç, heyecan, öfke, keder ve korkudan bahsediyorum. Duyguları sadece çocuğunuza ait bir dünyadır. Onları ne etkileyebilir ne de değiştirebilirsiniz. Heyecanlanmak, korkmak, üzülmek veya kızmak çocukların elinde değildir. Hiçbir çocuk duygularından sorumlu tutulamaz. Çünkü duygular davetsiz misafir gibidir. Davranışlar, ancak dışarıdan izlenebilir ve kontrol altında tutulabilir. Örneğin; öfkelenmek çocuğun elinde değildir ama kızdığında arkadaşının gözüne kum atmak, kardeşine vurmak ya da oyuncak çalmak elindedir. Anne babalar çocuklarının duygularını kontrol altına alıp yönlendiremezler ama hareketlerini hem kontrol altına alabilirler hem de büyük ölçüde yönlendirebilirler. Çocuğunuza uygun bir ödüllendirme sistemi oluştururken, duygularının değil hareketlerini yönlendirmeyi amaçlıyoruz. Dikkat edilmesi gereken ikinci nokta; çocuğun sadece tanık olduğumuz hareketlerini hedef almaktır. Gözle görülmeyen, elle tutulmayan olaylarda anne baba etkili olamaz. Örneğin: danışmaya gelen anne babalara “çocuğunuzun sizi tedirgin eden yönleri nelerdir? Hangi davranışlarının değişmesini istersiniz?”diye sorulduğunda, genellikle “sorumluluk sahibi değil” yanıtını alınır. Onlara “sorumluluk” yada saldırganlık” kavramlarının soyu olduğu açıklandığında ise sözlerini, “eşyalarını dolaba asmak yerine yerlere atıyor” ya da kardeşini dövüyor” olarak değiştirirler. Bu noktada elinizde, çocuğunuza uygun ödüllendirme sistemini yaratabilmek için çok değerli iki kural vardır. Birincisi; sisteminizi çocuklarınızın duyguları değil hareketleri üzerine kurmak, ikincisi ise; ödüllendirme sistemini sadece elle tutulur, gözle görülür davranışlara uygulamaktır. Uyulması gereken genel kurallar bunlardır. Şimdi konuya daha fazla açıklık getirmek için hayali örneğimiz olan sekiz yaşındaki bir çocuk için en iyi ve kötü karakter özellikleri oluşturalım. Sisteminizi oluştururken, üç ayrı liste yapmanızda fayda var: A:Onayladığınız ve devam etmesini istediğiniz davranışlar. B:Azalmasının istediğiniz davranışlar. C:Daha fazla yapmasını istediğiniz davranışlar. Bu üç listeyi şöyle hazırlayabilirsiniz: A:Onayladığınız ve devam etmesini istediğiniz davranışlar 1) İlginç sorular sorması. 2) Ev işlerine yardımcı olması. (Ama her zaman değil!) 3) Ara sıra sizi kucaklayarak sevgisini göstermesi. 4) Yakın arkadaşı ile kavga etmeden uzun süreli oyunlar kurabilmesi. 5) Giysilerini dolabına asması. (Bazen!) B:Azalmasını istediğiniz davranışlar 1) altı yaşındaki kardeşi ile ağız dalaşı başlatması. 2) Kardeşine vurması. 3) İstediğini elde edemeyince bağırması. 4) Bazen itaatsizlik etmesi. C:Daha fazla yapmasını istediğiniz davranışlar 1) giysilerini dolabına aşması. 2) Ev ödevini ihmal etmemesi. 3) Kardeşi ile kavga etmeden oynaması. 4) Yatağını toplaması. İlk listedeki maddeler çocuğunuzun zaten yaptığı şeylerdir, sizin yapacağınız, bu davranışlar için bir ödül saptamaktır. Unutmayın; “Ödüllendirilen davranışlarını düzenli olarak tekrarlaması değil her tekrarladığında ödüllendirilmesidir.Örneğin, giysilerini dolabına her gün değil de haftada iki kere asıyor diyelim; güçlendiriniz . pozitif Ödüllendirme sistemi oturmuş iyi alışkanlıklar oluşturmaya yöneliktir. İki türlü ödül vardır. Manevi olanlar, taktir etme, öpücük, kucaklama vb. ödüllerdir. Sisteminize erken yaşta başlarsanız, işinizin çok özel durumlarda ihtiyaç duyduğunuzu göreceksiniz. Örneğin, sekiz yaşındaki çocuğunuz ilginç bir soru sorduğunda: hemen, “Ne kadar akıllıca bir soru, bunu düşünmek için çok akıllı olmak gerekir” diyebilirsiniz. Eğer evde size yardımcı olduysa, yine buna benzer iltifatlarda bulunabilirsiniz. Ya da son zamanlarda size özellikle yardım ediyorsa, “Bugünlerde bana çok yardımcı oldun, ben de sana bir şey ikram etmek istiyorum, hadi dondurma yemeye gidelim” diyebilirsiniz. Eğer, eve çağırdığı arkadaşı ile uzun süre güzel güzel oynadılarsa, “çocuklar, çok güzel oynuyorsunuz, aferin, hadi dondurma yemeye gidelim” diye bir sürpriz yapabilirsiniz. Çocuğunuz, istediğiniz bir davranışı öğrenirken, başlangıçta her sefer onu ödüllendirmeyi ihmal etmeyin. Yapması gerekeni öğrendikten sonra ise onu aralıklarla ödüllendirmelisiniz. Örneğin, arkadaşı ile kavga etmeden oynadığı için her seferinde onu ödüllendirmeyin. Bunun beklemediği bir zamanda yapın. Eğer, “Bizi birlikte güzel güzel oynadığımız halde niçin dondurma yemeye götürmüyorsun?” diye mızmızlanırsa; “Özel ödüller özel zamanlar içindir” demekten kaçınmayın. Ödülün zamanını ve şeklini çocuk değil siz kararlaştırmalısınız. Çocuğunuzun arzu edilen davranışlarını ödüllendirmek sadece onu bu davranışları tekrarlamaya yönlendirmez, sizin itsinizde de olumlu etki yapar. Siz de sürekli ödüllendirebileceğiniz bir davranış aramaya başlarsınız. Böylece, bilinçaltınızda kendinizi pozitif olaylara konsantre olamaya alıştırırsınız. Ne yazık ki bazı anne babalar bunun tersini yapar; Çocuklarını cezalandırmak için izlerler. Siz böyle yapmayın! Çocuklarınızı iyi işler yaparken “yakalayın” ve onları ödüllendirin! Unutmamalısınız ki: “balla; sirkeyle yakaladığınızdan daha fazla sinek yakalarsınız.” 1) Kişiler: Hafta içinde, çocuğunuzun en fazla zaman geçirdiği on kişinin listesini yapın. Zamanını en çok geçirdiği kişiyi ilk sıraya , ikinci kişiyi ikinci sıraya vb. ardından çocuğunuzun daha fazla zaman geçirmek isteyeceğine inandığınız kişilerin listesini yapın. Bu listeye, çocuğunuzun daha fazla geçirmek isteyeceği kişileri de yazabilirsiniz. 2) Yerler: Çocuğunuzun hafta içinde en fazla geçirdiği yerlerin listesini yapın. (Ev, sokak, mutfak, park, sınıf, odası vb.) Şimdi de çocuğunuzun daha fazla zaman geçirmek istediği yerlerin listesini yapın. 3) Şeyler: Çocuğunuzun hafta içinde en fazla zaman geçirdiği on şeyin listesini yapın. (Oyuncaklar, TV, evdeki hayvanlar, kitaplar, bisiklet, bebekler vb. ) Çocuğunuzun çok istediği halde sahip olamadığı ya da yapma şansının olmadığı şeylerin listesini yapın. Aşağıdaki listeye çocuğunuzun en sevdiği on yiyecek ve içeceğin adlarını yazın. Bu listeye şeker, çikolata gibi her zaman yemesine izin vermediğiniz şeyleri de ekleyin. 4) Aktiviteler: Çocuğunuzun hafta içinde en çok zaman ayırdığı aktiviteleri sırasıyla yazın. (Televizyon seyretmek, kitap okumak, sporla ilgilenmek vb.) böyle bir listenin çocuklarınızı daha yakından tanımak için size yardımcı olduğunu göreceksiniz. Anne babalar, çocuklar hakkında genellikle bilinçli olarak bu listedeki gibi düşünceler üretmezler. Listeleri yaptıktan sonra bu dört ana maddenin çocuğunuzun hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ve belki de bu maddelerin bazılarını ödül nedeni, onlara, çocukların her birinin ne kadar özel olduğunu hatırlatmaktır. Her çocuğa uygulanabilecek bir ödül listesi yoktur. 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EVLİLİK VE İLİŞKİ TERAPİSİ NEDİR? EVLİLİK TERAPİSTİ KİMDİR? - 05/11/2016 |
MY LIFE ISTANBUL DANISMANLIK 533 373 81 23 |
KİMLERİN PSİKOTERAPİYE İHTİYACI VARDIR? HANGİ DURUMLARDA GİDİLMELİDİR? - 22/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com www.724danismanlik.net |
Zihinsel, Düşünsel, Duygusal ve Davranışsal Patinajlar - 21/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com www.724danismanlik.net |
Bir kişiyi yalan söylemeye zorlayan nedenler neler olabilir? Patalojik Yalan Söylemenin Nedenleri Ne - 20/05/2016 |
7/24 Psikolog Danışmanlığı 0533 373 81 23 |
“Yalan Detektörü” Olmamız Mümkün mü? - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Farkında olmadan, Yetiştirilen Usta-Yalancı Çocuklar - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Yetişkinler Yalan Söylemekten Nasıl Kurtulabilirler? Dr Ekrem Çulfa 0533 373 81 23 - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
EFT HANGİ ZAMANLARDA VE DURUMLARDA DESTEK OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR? - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
KOORDİNATÖRLÜĞÜMÜZDE PSİKOLOJİK VE PEDAGOJİK DANIŞMANLIK ALABİLECEĞİNİZ HİZMETLERİMİZ - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Devamı |