Uzman Klinik Psikolog Pedagog Gülten Demirdöven 0533 373 81 23 Cep Whatsapp
ekremculfa@hotmail.com
ÇOCUK YETİŞTİRMEDE TUTARLILIK
23/04/2012 ÇOCUK YETİŞTİRMEDE TUTARLILIK Çocukların gösterdiği uyum ve davranış sorunlarının nedenlerinden birisi de ana babalarının onlara uygun sınırlar koymamalarıdır. Bazı ailelerde disiplin yok gibidir. Çocuğun tüm davranışları hoşgörüyle karşılanır. “çocuktur yapar”, “O daha çok küçük yüklenmeyelim” düşünceleriyle çocuğa sınırsız haklar tanınır. Çocuk istenmeyen bir şey yaptığında ana baba yumuşak bir şeklide “yapma” mesajı verir, defalarca aynı mesajı tekrarladıktan sonra ikna edici nedenler ve açıklamalarda bulunur. Bu arada çocuk istediği şeyi yapmaya devam emektedir. Bazı evlerde ise disiplin vardır ancak ne zaman, nerede uygulanacağı belirsizdir. Anne babanın tutumu aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. Normalde izin verilmeyen bir davranış, anne babanın uğraşacak zamanı olmadığında ya da keyifleri yerinde olduğunda görmezlikten gelinir. Çocuk nerede durması gerektiğini bilemez. Davranışlarını “ne zaman yaparsam cezadan kurtulurum” sorusuna göre ayarlar. Anne babalar kendi ruh durumları, çocuğun yapısı ve çevre koşulları nedeniyle çocuklarına karşı tutarsız davranabilirler. Hiçbir evde her zaman tutarlı olmak mümkün değildir. Burada sözü edilen tutarsızlık sürekli devam eden tutarsızlıktır. Bir gün görmezlikten gelinen davranış, ertesi gün ağır ceza görüyorsa, annenin yaptığını baba bozuyor ya da babanın verdiği cezaya anne karşı çıkıyorsa, tutarsızlık gerçekten vardır. Tutarlı olmayan yaklaşım gevşek ve katı tutumların tüm sakıncalarını taşır. Çocukların sorumluluk almalarını engeller hem de onları aşırı denem ve isyana teşvik eder. Tutarsız yaklaşım içinde annelerin sık başvurduğu yollardan birisi de acındırma yoludur. “beni çok üzüyorsun”, “sizin yüzünden hasta oldum” “beni birazcık seviyorsan yapma” diyerek çocuğun söz dinlemesini sağlamaya çalışan anneler vardır. Bu yolla çocuk endişeler ama yine söz dinlemez hatta daha hırçın davranır. Bütün gün bağıran, azarlayan,söylenen anneler vardır. Çocuk davranışını annenin ses tonuna göre ayarlamayı öğrenmiştir. Anne en yüksek ses tonuyla bağırmadan söz dinlemez. Babaya şikayet etmek, babanın öfkesiyle korkutmak da diğer bir tutarsız yaklaşım örneğidir. Akşam baba eve gelince önce çocukların bütün gün yaptıkları anlatılır daha sonra ”bu seferlik affet babası bir daha yapmayacağına söz versin” denilerek babayla çocukların arasına girilir. Çocuk uyarıların uygulanmayacağını öğrenir, ertesi gün aynı senaryo tekrar yaşanır. Uygulanması sakıncalı olan ama ana babaların sık başvurduğu yöntemlerden birisi de çocuğa küsmektir. “Konuşma benimle, ben senin annen değilim”, “Git başka anne bul” cümleleriyle çocuğu yola getirmeye çalışmak ve bunu uzun süre sürdürmek çocuğa küsmeyi öğret,ir. Çocuk tedirgin olur ve annenin kendisiyle barışması için elinden geleni yapar. Sonunda zaten vicdanı rahat olmayan anne hiçbir şey olmamış gibi barışır. Bazen anne çocuk arasındaki ilişki küslük öncekinden daha yakın olur. Bir disiplin aracı olarak söz edilmesi uygun olmayan ama günümüzde halen uygulanmakta olduğu için üzerinde durulacak bir yöntem de dayaktır. Dayak bir anlık öfke ile başvurulan, çoğu kez amacını aşan bir cezadır. Öğretici değeri olmayan, etkisi kısa süren bir yıldırma yöntemidir. Dayak yiyen çocuklar çoğunlukla neden dayak yediklerini unuturlar. O gün babasının kendisini dövdüğünden yakınan bir çocuğa o gün neler olduğu sorulduğunda, olayı hatırlamadığını söyleyecektir. Aklında kalan tek şey dayak yemiş olduğudur. Disiplin, bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. Disiplin iki temel amacı vardır; birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. Disiplinin ikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetim kazanmasıdır . çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uyan,ama denetim kalkınca çığırından çıkan çocuk özdenetim kalkınca çığırından çıkan çocuk özdenetim yeteneği kazanmamış demektir. Bazı anne babalar, disiplini, sorun olduğu zamanlarda başvurulacak uygulamalar olarak görürler. “Çocuğum söz dinlemediği zaman ne yapmalıyım?”, “Bana vurduğu zaman ben de ona vurabilir miyim?”,”verdiğimiz hiçbir ceza işe yaramıyor, ne yapacağımızı şaşırdık” ifadeleri bu bakış açısını tanımlar. Bu ana babalar için disiplin, acil durumlarda dokunulması gereken bir alarm düğmesidir. Böyle bir disiplin anlayışı eğitici değil cezalandırıcıdır. Önceden bir hazırlık yoktur, olay anında tepkisel yaklaşılır. Bu duruma gelmemek için disiplin, yaşamın bir parçası olarak görülmeli,”sorunları önceden önlemek için neler yapmamız gerekiyor” sorusuna yanıt aranmalıdır. Bir gün minik Emre babasına meraklı bir şeklide sorar. “Baba ben nasıl oldum? Babası bir an ne diyeceğine karar veremez ve; “Emreciğim biz senin olman için yatağın altına şeker serpmiştik. Ertesi sabah kalktığımızda bir baktık ki sen ordasın” der. Bunu duyan emre yatmadan önce yatağın altına birazcık şeker döker, sabah kalktığında meraklı gözlerle hemen yatağın altına bakar. Bir de ne görsün? Yatağın altı bir sürü karınca doludur. Bunu gören Emre; “ah ulan şimdi hepinizi gebertirdim ama baba yüreği işte kıyamaz ki “ der. Ana babaların etkili ve kesin sınırlar koyamamasının bir nedeni de çocuklarının sevgisini kaybetme korkularıdır. Çocuklar ana babanın bu korkusunu hissederler ve sınırlarla karşılaştıklarında onları sevmemekle tehdit ederler. “sen kötü bir annesin,senden nefret ediyorum”, “çok acımasızsın, beni hiç sevmiyorsun” gibi cümlelerle anne babaya geri adım attırmayı başarırlar. Hiçbir çocuk sınırları isteyerek, memnuniyetle kabul etmez. Çocuğun kural koyan ana babaya “bu kuralları benim iyiliğim için koyduğunuzu biliyorum, iyi ki kurallarınız var” demesinin beklemek yanlıştır. Ana baba olmanın zor taraflarından birisi de konulan kurallar nedeniyle çocuğun kızgın olması tolore edebilmek ve geri adım atmamaktır. Çocuğuyla yakın ilişki kurmayı onunla “arkadaş” gibi olmakla karıştıran ana babalar da vardır. Arkadaşlık ilişkisinde eşitlik vardır, taraflar birbirlerine öneride bulunabilir, kararlar uzlaşarak alınır, yaptırım yoktur. Önerilen şey istenirse yapılır, istenmezse yapılmaz. Oysa çocuklar için evde tutarlı kurallar ve sınırlar koyan, sevgi ve destek veren bir ana baba gereklidir. Ana baba sınırını koymalı, çok memnun olmasa bile uygulamaya devam etmelidir. 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EVLİLİK VE İLİŞKİ TERAPİSİ NEDİR? EVLİLİK TERAPİSTİ KİMDİR? - 05/11/2016 |
MY LIFE ISTANBUL DANISMANLIK 533 373 81 23 |
KİMLERİN PSİKOTERAPİYE İHTİYACI VARDIR? HANGİ DURUMLARDA GİDİLMELİDİR? - 22/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com www.724danismanlik.net |
Zihinsel, Düşünsel, Duygusal ve Davranışsal Patinajlar - 21/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com www.724danismanlik.net |
Bir kişiyi yalan söylemeye zorlayan nedenler neler olabilir? Patalojik Yalan Söylemenin Nedenleri Ne - 20/05/2016 |
7/24 Psikolog Danışmanlığı 0533 373 81 23 |
“Yalan Detektörü” Olmamız Mümkün mü? - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
EFT HANGİ ZAMANLARDA VE DURUMLARDA DESTEK OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR? - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Yetişkinler Yalan Söylemekten Nasıl Kurtulabilirler? Dr Ekrem Çulfa 0533 373 81 23 - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Farkında olmadan, Yetiştirilen Usta-Yalancı Çocuklar - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
KOORDİNATÖRLÜĞÜMÜZDE PSİKOLOJİK VE PEDAGOJİK DANIŞMANLIK ALABİLECEĞİNİZ HİZMETLERİMİZ - 15/05/2016 |
Assoc Prof Dr Ekrem Çulfa 0533 373 8123 ekremculfa@hotmail.com |
Devamı |